Gaziantep'te 15 gündür kayıp olarak aranan 10 yaşındaki otizmli Onurcan Özdemir'in cansız bedeni Fırat Nehri'nde bulundu. Bu acı haber, tüm Türkiye'yi yasa boğdu. Onurcan'ın kaybolması ve bulunması sürecinde yaşananlar, otizmli bireylerin güvenliği konusunu bir kez daha gündeme getirdi.

Onurcan'ın Kaybolma Süreci

Araban ilçesine bağlı Hasanoğlu Mahallesi'nde, 24 Mayıs 2025 tarihinde ailesiyle birlikte fıstık bahçesine giden Onurcan Özdemir, bir anda gözden kaybolmuştu. Ailesi ve çevredeki vatandaşlar hemen arama çalışmalarına başlamış ancak Onurcan'a ulaşamamışlardı. Durumun ciddiyeti üzerine jandarma, AFAD ve diğer arama kurtarma ekiplerine haber verilmiş ve geniş çaplı bir arama operasyonu başlatılmıştı.

Günler süren arama çalışmalarına rağmen Onurcan'dan hiçbir ize rastlanamamıştı. Arama çalışmaları Fırat Nehri ve çevresinde yoğunlaştırılmıştı. Ne yazık ki, tüm umutlar dün akşam saatlerinde sona erdi. Onurcan Özdemir'in cansız bedeni, Fırat Nehri'nde bulundu.

Adli Tıp İncelemesi ve Cenaze Töreni

Onurcan Özdemir'in cansız bedeni, otopsi işlemleri için Gaziantep Adli Tıp Kurumu morguna kaldırıldı. Otopsi sonucunda ölüm nedeni hakkında detaylı bilgi edinilmesi bekleniyor. Onurcan'ın cenazesinin, yapılacak otopsinin ardından ailesine teslim edileceği ve yarın toprağa verileceği öğrenildi. Bu acı olay, Onurcan'ın ailesi ve sevenlerini derin bir üzüntüye boğdu.

Bu tür olayların bir daha yaşanmaması için otizmli bireylerin güvenliği konusunda daha fazla önlem alınması gerektiği açıkça görülüyor. Ailelerin ve yetkililerin bu konuda daha duyarlı olması, benzer acıların önüne geçmek için büyük önem taşıyor.

Otizm spektrum bozukluğu olan bireylerin, özellikle kalabalık ve karmaşık ortamlarda kaybolma riski daha yüksektir. Bu nedenle, ailelerin çocuklarını sürekli gözetim altında tutması ve gerekli güvenlik önlemlerini alması hayati önem taşır. Ayrıca, toplumun otizm konusunda bilinçlendirilmesi ve farkındalık yaratılması da bu tür olayların önlenmesinde önemli bir rol oynar.

Onurcan'ın acı kaybı, hepimizi derinden etkiledi. Bu elim olaydan ders çıkararak, otizmli bireylerin ve diğer dezavantajlı grupların güvenliği için daha fazla çaba göstermeliyiz. Unutmayalım ki, her bireyin güvenli ve huzurlu bir yaşam sürme hakkı vardır.