CHP'nin "Millet İradesine Sahip Çıkıyor" mitinglerinin yedincisi Esenler'de düzenlendi. Mitingde, Silivri Cezaevi'nde tutuklu bulunan üniversite öğrencisi Yiğit Can Kaplan'ın mektubu binlerce kişiye okundu. Mektup, mitinge katılanlar arasında büyük bir etki yarattı ve sosyal medyada da geniş yankı buldu.

Yiğit Can Kaplan Kimdir?

Yiğit Can Kaplan, Türkiye'de öğrenci hareketlerinin aktif bir üyesi olarak tanınıyor. Üniversite öğrenciliği sırasında çeşitli protesto eylemlerine katılan Kaplan, özellikle ifade özgürlüğü ve eğitim hakkı konularında yaptığı çalışmalarla biliniyor. Hakkındaki suçlamalar ve tutuklanma süreci, kamuoyunda tartışmalara yol açmış ve birçok kesim tarafından eleştirilmişti.

Kaplan'ın tutuklanması, öğrenci hareketleri ve insan hakları savunucuları tarafından ifade özgürlüğüne bir darbe olarak değerlendirilmişti. Birçok sivil toplum kuruluşu ve siyasi parti, Kaplan'ın serbest bırakılması için çağrıda bulunmuştu. Kaplan'ın cezaevinden yazdığı mektuplar, onun düşüncelerini ve yaşadığı zorlukları kamuoyuyla paylaşmasına olanak sağlamıştı.

Mektupta Neler Yazıyordu?

Esenler'deki mitingde okunan mektupta Yiğit Can Kaplan, cezaevi koşullarını, yaşadığı zorlukları ve dışarıdaki dünyaya olan özlemini dile getirdi. Mektubunda, "Burada duvarlar soğuk, ama umudum sıcak. Sizlerin desteğiyle bu zor günleri aşacağım" ifadelerini kullandı. Kaplan, mektubunda ayrıca demokrasi, adalet ve özgürlük gibi değerlere olan inancını vurguladı ve mücadeleye devam edeceğini belirtti.

Mektubun okunması sırasında mitinge katılanlar duygusal anlar yaşadı. Birçok kişi, Kaplan'a destek mesajları gönderdi ve onun serbest bırakılması için çağrıda bulundu. Mektup, sosyal medyada da hızla yayıldı ve binlerce kişi tarafından paylaşıldı. Kaplan'ın mektubu, Türkiye'deki öğrenci hareketlerinin ve ifade özgürlüğü mücadelesinin sembolü haline geldi.

Yiğit Can Kaplan'ın mektubu, Esenler'deki mitingde yankı uyandırarak, Türkiye'deki ifade özgürlüğü ve adalet arayışına dikkat çekti. Kaplan'ın yaşadığı zorluklar ve mücadelesi, birçok kişiye ilham kaynağı oldu ve onun serbest bırakılması için yapılan çağrılar daha da güçlendi. Bu olay, Türkiye'deki insan hakları ve demokrasi mücadelesinin önemli bir parçası olarak tarihe geçti.