Oxford Üniversitesi'nden Dr. Leah Veronese, edebiyat dünyasını sarsan bir keşfe imza attı. Shakespeare'in ünlü 116. sonesinin 17. yüzyıla ait nadir bir el yazması kopyası, Elias Ashmole'un kişisel arşivinde bulundu. Bu keşif, sonenin bilinen ikinci el yazması örneği olması sebebiyle büyük önem taşıyor.
Shakespeare'in Gizli Dünyasına Yolculuk
Bu el yazmasının keşfi, Shakespeare'in eserlerinin o dönemdeki popülaritesine ve yayılımına ışık tutuyor. 17. yüzyılda, Shakespeare'in sonelerinin el yazması kopyalarının yapılması, eserlerin ne kadar değerli görüldüğünün bir kanıtı niteliğinde. Dr. Veronese'nin bu önemli buluşu, Shakespeare araştırmalarına yeni bir boyut kazandıracak.
Elias Ashmole kimdir? 17. yüzyıl İngiliz antikacı, siyasetçi, subay ve simyacı olan Elias Ashmole (1617-1692), İngiliz tarihinin önemli figürlerinden biridir. Ashmole, özellikle okült bilimlere olan ilgisi ve koleksiyonculuğu ile tanınır. Ashmolean Müzesi'nin kurucusu olarak da bilinir. Müze, Ashmole'un geniş koleksiyonunu Oxford Üniversitesine bağışlamasıyla kurulmuştur. Bu koleksiyon, kitaplar, el yazmaları, madeni paralar, antikalar ve doğa tarihi örneklerini içerir.
116. Sone Hakkında Bilmeniz Gerekenler
Shakespeare'in 116. sonesi, aşkın zamana meydan okuyan, değişmeyen ve sonsuz bir kavram olduğunu anlatır. Sone, aşkın geçici heveslerden veya fiziksel güzellikten öte, kalıcı bir bağlılık ve ruhsal bir bağ olduğunu vurgular. İşte sonenin bazı önemli temaları:
- Aşkın Tanımı: Sone, aşkın ne olmadığını ve ne olduğunu tanımlamaya çalışır. Aşkın, zamanın ve değişimin etkisine direnmesi gerektiği vurgulanır.
- Değişmezlik: Aşkın, rüzgarda savrulan bir yaprak gibi sürekli değişen bir şey olmaması gerektiği belirtilir. Gerçek aşk, sarsılmaz bir kale gibi sağlam durmalıdır.
- Sonsuzluk: Aşkın, kısa süreli bir heves değil, sonsuza kadar sürecek bir bağlılık olduğu ifade edilir. Aşk, zamanın ve mekanın ötesinde bir kavramdır.
Keşfin Önemi ve Etkileri
Shakespeare'in 116. sonesinin bu nadir el yazması kopyasının bulunması, edebiyat dünyasında heyecan yarattı. Bu keşif, Shakespeare'in eserlerinin yayılımı ve kabulü hakkında önemli bilgiler sunarken, aynı zamanda Elias Ashmole'un koleksiyonculuk anlayışına da ışık tutuyor. Bu bulgu, gelecekte yapılacak Shakespeare araştırmalarına yeni bir soluk getirecek ve edebiyatseverlerin ilgisini daha da artıracak gibi görünüyor.