İsrail ve Hindistan arasındaki ilişkiler, Keşmir bölgesindeki gerilim ve Filistin direnişi gibi konularla birlikte giderek daha karmaşık bir hal alıyor. Bu durum, Siyonizm ve Hindutva ideolojilerinin kesişim noktalarını ve bölgesel çatışmaların nasıl ortak çıkarlar doğrultusunda kullanıldığını gözler önüne seriyor. Hindistan'ın Keşmir'deki güvenlik önlemlerini sıkılaştırması ve İsrail'in Filistin direnişini "terörizm" olarak tanımlaması, bu ortaklığın temelini oluşturuyor.

İsrail'in Hindistan'daki Medya ve Siyasi Nüfuzu

İsrail, Hindistan'da kurduğu medya ve siyasi ilişkiler ağı sayesinde Filistin meselesindeki kendi pozisyonunu benimsetmeye çalışıyor. Hintli gazetecilere İsrail seyahatleri düzenleniyor, İsrail ordusuyla tanışma programları yapılıyor ve basın toplantıları organize edilerek kamuoyunun yönlendirilmesi hedefleniyor. Sosyal medya platformlarında da İsrail yanlısı sağ hesaplarla yürütülen koordineli kampanyalarda, Hamas ile Keşmirli silahlı gruplar arasında doğrudan bağlantılar kurularak dezenformasyon yayılıyor. Bu kampanyalar, İsrail'le ittifakı "İslamcı teröre karşı stratejik bir zorunluluk" olarak sunmayı amaçlıyor.

Tarihsel Arka Plan ve Stratejik Ortaklık

Hindistan-İsrail ilişkileri, 1960'lı yıllarda ilk temasların kurulmasından bu yana dalgalı bir seyir izledi. Ancak 1992'de diplomatik ilişkilerin resmen kurulmasıyla birlikte ticaret, savunma, teknoloji ve turizm gibi alanlarda iş birliği hızla arttı. Başbakan Narendra Modi'nin 2014'te iktidara gelmesiyle ilişkilerde niteliksel bir sıçrama yaşandı. Modi'nin 2017'de İsrail'e yaptığı ziyaret, bir Hindistan başbakanı tarafından gerçekleştirilen ilk resmi ziyaret olarak tarihe geçti. Bugün İsrail, Hindistan'ın en önemli askeri teknoloji tedarikçilerinden biri konumunda. İki ülke; güvenlik, savunma, diplomasi ve turizm alanlarında kapsamlı ve çok boyutlu bir stratejik ortaklık yürütüyor.

Ortak Düşman Algısı ve İdeolojik Yakınlık

Hindistan Başbakanı Narendra Modi'nin İsrail politikası, Hindu milliyetçisi partisi Bharatiya Janata Partisi'nin (BJP) ideolojik çizgisiyle doğrudan bağlantılı. BJP, İsrail'i güçlü ulus-devlet yapısıyla ve net kimlik tanımıyla, örnek alınması gereken bir model olarak görüyor. Modi için İsrail, yalnızca ticari ya da savunma alanında bir ortak değil; dini ve milli kimliği bir arada inşa edebilmiş başarılı bir devlet deneyimi. Bu yaklaşım, Modi'nin Hindistan'da Hindu kimliğini merkeze alan siyasi vizyonuyla da örtüşüyor. Bu ideolojik yakınlık, stratejik ortaklığa dönüşerek son yıllarda hız kazanan diplomatik temaslarda kendini gösterdi.

Sonuç olarak, İsrail ve Hindistan arasındaki bu karmaşık ilişkiler ağı, bölgesel ve küresel dinamiklerin nasıl iç içe geçtiğini ve ideolojik yakınlıkların stratejik ortaklıklara nasıl dönüştüğünü gözler önüne seriyor. Ancak bu durum, özellikle Filistin ve Keşmir gibi hassas bölgelerde yaşayan insanlar için ciddi sonuçlar doğurabilir. Bu nedenle, bu ilişkilerin şeffaf bir şekilde analiz edilmesi ve eleştirilmesi büyük önem taşıyor.