
Evlilikler Azalıyor Mu? Bakan Göktaş'tan Şok Eden Açıklamalar!
Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş, İstanbul Üniversitesi-Cerrahpaşa'da düzenlenen 'Disiplinlerarası Bir Yaklaşımla Ailenin Halleri' sempozyumunda önemli açıklamalarda bulundu. Bakan Göktaş, Türkiye'deki evlilik oranlarındaki azalmaya dikkat çekerek, doğurganlık hızındaki düşüşün ve nüfusun yaşlanmasının endişe verici olduğunu vurguladı.
Doğurganlık Hızındaki Kritik Düşüş
Bakan Göktaş, TÜİK verilerine dayanarak yaptığı açıklamada, 2001 yılında 2,38 olan toplam doğurganlık hızının, 2024 yılında 1,48 seviyesine gerilediğini belirtti. Nüfusun kendini yenileme oranının 2,1 olduğunu hatırlatan Göktaş, bu düşüşün nüfusun yaşlanması ve genç nüfusun azalması gibi ciddi sorunlara yol açabileceğine işaret etti. Bu durumun sürdürülebilir bir toplum yapısı için büyük bir tehdit oluşturduğunu ifade etti.
Doğurganlık hızındaki bu düşüşün nedenleri arasında, eğitim seviyesinin yükselmesi, kadınların iş hayatına daha fazla katılması, ekonomik koşulların zorlaşması ve şehirleşme gibi faktörler yer alıyor. Özellikle büyük şehirlerde yaşam maliyetinin artması ve çocuk yetiştirme konusundaki endişeler, çiftlerin çocuk sahibi olma kararını ertelemelerine veya vazgeçmelerine neden olabiliyor.
Evlilik Oranlarındaki Azalma Alarm Veriyor
Bakan Göktaş'ın dikkat çektiği bir diğer önemli konu ise evlilik oranlarındaki azalma oldu. Aile kurumunun önemine vurgu yapan Göktaş, evliliklerin azalmasının toplumsal yapıyı olumsuz etkileyebileceğini belirtti. Evlilik oranlarındaki düşüşün nedenleri arasında, bireylerin evliliğe bakış açısının değişmesi, boşanma oranlarının artması, ekonomik belirsizlikler ve kariyer odaklı yaşam tarzları gibi faktörler bulunuyor.
Evlilik oranlarındaki azalma, sadece demografik bir sorun olarak değil, aynı zamanda sosyal ve kültürel bir sorun olarak da değerlendirilmelidir. Aile, toplumun temel yapı taşıdır ve evliliklerin azalması, toplumsal dayanışmayı zayıflatabilir, sosyal sorunları artırabilir ve bireylerin yalnızlaşmasına neden olabilir.
Aile Kurumunun Önemi ve Geleceği
İstanbul Üniversitesi-Cerrahpaşa Rektörü Prof. Dr. Nuri Aydın ise sempozyumun açılış konuşmasında, ailenin bireyin kimliğinin şekillendiği, toplumsal değerlerin aktarıldığı ve sosyal yapının temellerinin atıldığı birincil kurum olduğunu vurguladı. Aydın, aile kurumunun korunmasının toplumsal istikrar açısından taşıdığı öneme dikkat çekti.
Aile kurumunun güçlendirilmesi ve desteklenmesi, toplumun geleceği için hayati öneme sahiptir. Bu nedenle, devletin aile politikaları oluştururken, evliliği teşvik edici, çocuk sahibi olmayı kolaylaştırıcı ve ailelerin refahını artırıcı önlemler alması gerekmektedir. Ayrıca, aile danışmanlığı hizmetlerinin yaygınlaştırılması, evlilik öncesi eğitimlerin verilmesi ve aile içi iletişimi güçlendirecek programların uygulanması da önemlidir.
Sonuç olarak, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş'ın açıklamaları, Türkiye'deki aile yapısının karşı karşıya olduğu riskleri ve gelecekteki olası sorunları gözler önüne seriyor. Evlilik oranlarındaki azalma, doğurganlık hızındaki düşüş ve nüfusun yaşlanması gibi konular, acil çözümler bulunması gereken önemli sorunlar olarak karşımıza çıkıyor. Bu sorunlarla başa çıkmak için, devletin, sivil toplum kuruluşlarının ve bireylerin işbirliği yapması, aile kurumunu güçlendirecek ve toplumsal dayanışmayı artıracak adımlar atması gerekmektedir.