İstanbul Şişli'de uzun namlulu silahlı saldırıda hayatını kaybeden avukat Serdar Öktem cinayetiyle ilgili şok bir detay ortaya çıktı. İstanbul Emniyet Müdürlüğü'nün, cinayetten yaklaşık iki ay önce, 25 Ağustos 2025 tarihinde Öktem için "can güvenliği" yazısı hazırladığı belirlendi. Bu uyarıya rağmen saldırının gerçekleşmesi büyük bir soru işareti yarattı.

Emniyet'ten "Daltonlar" Uyarısı

İstanbul Emniyet Müdürlüğü Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü'nün hazırladığı belgede, Öktem'e yönelik bir eylem planlandığı bilgisine ulaşıldığı belirtildi. Belgede, yürütülen bir soruşturma kapsamında alınan ifadelerde, "Daltonlar Suç Örgütü" mensuplarının Serdar Öktem’e yönelik bir eylem planladığı yönünde bilgi edinildiği kaydedildi. Emniyet, Öktem'in ikamet ve iş adreslerine "can güvenliği tebliği yapılması" ve gerekli idari–adli tedbirlerin alınması gerektiğini açıkça belirtti.

Bu önemli uyarıya rağmen saldırının engellenememesi, güvenlik önlemlerinin yetersizliği konusundaki endişeleri artırdı. Emniyetin bu kadar somut bir istihbarata rağmen cinayeti önleyememesi, kamuoyunda büyük bir şaşkınlık ve öfke yarattı.

Ayşe Ateş'ten Kritik Açıklamalar

Merhum Sinan Ateş'in eşi Ayşe Ateş de, Serdar Öktem'in öldürülmesinin ardından yaptığı açıklamada, mahkeme heyetine daha önce can güvenliğinin sağlanması gerektiğini ilettiğini ifade etti. Ateş, Öktem’in "konuşmasından en çok korkulan şahıs" olduğunu ve asıl faillerin adını verecekleri için bu kişilerin korunmasının davanın aydınlatılması açısından kritik olduğunu vurguladı.

Ayşe Ateş'in bu açıklamaları, cinayetin ardında derin ve karmaşık ilişkilerin olabileceği şüphesini güçlendiriyor. Öktem'in Sinan Ateş davasındaki rolü ve bu dava ile bağlantılı diğer kişilerle olan ilişkileri, cinayetin aydınlatılması için büyük önem taşıyor.

Cinayet ve Şüpheler

Serdar Öktem, İstanbul Şişli Büyükdere Caddesi’ndeki ofisinin önünde uzun namlulu silahlı saldırıya uğramış ve kaldırıldığı hastanede hayatını kaybetmişti. Saldırının, Öktem'in yargılandığı Sinan Ateş davasının diğer davalarla birleştirilmesi kararının hemen ardından gelmesi dikkat çekici bir detay olarak öne çıkıyor.

Bu durum, cinayetin zamanlamasının tesadüfi olmadığı ve davanın seyrini etkilemek amacıyla işlenmiş olabileceği şüphesini akla getiriyor. Cinayetin tüm yönleriyle aydınlatılması ve gerçek faillerin ortaya çıkarılması için soruşturmanın titizlikle yürütülmesi büyük önem taşıyor.

Avukat Serdar Öktem'in öldürülmesi, sadece hukuk camiasında değil, tüm Türkiye'de büyük bir infial yarattı. Emniyetin aylar öncesinden yaptığı can güvenliği uyarısına rağmen cinayetin engellenememesi, güvenlik sistemindeki ciddi boşlukları gözler önüne serdi. Bu vahim olay, Türkiye'de hukukun üstünlüğü ve adaletin sağlanması için daha fazla çaba gösterilmesi gerektiğini bir kez daha hatırlatıyor.