Diş Hekimi ve Ağız, Diş, Çene Cerrahı Dr. Birkan Taha Özkan, kullanımı giderek yaygınlaşan ağız gargaraları hakkında önemli uyarılarda bulundu. Özellikle düşük pH değerine sahip (asidik) ve alkol içeren gargaraların dişlerde hassasiyet, çürük artışı, diş yüzeyinde renklenme ve mine incelmesine yol açabileceğini belirtti. Dr. Özkan, bu tür gargaraların uzun süreli kullanımının ciddi sağlık sorunlarına neden olabileceğini vurguladı.
Ağız Gargaralarının Potansiyel Zararları
Dr. Özkan, alkol, klorheksidin ve yoğun antiseptik içeren ağız gargaralarının dil yüzeyindeki tat tomurcuklarını zamanla silikleştirdiğini ifade etti. Bu durumun tat alma duyusunda kayıplara yol açabileceğini ve yaşam kalitesini olumsuz etkileyebileceğini belirtti. Ayrıca, asidik içerikli ve alkol bazlı gargaraların uzun süreli kullanımının diş minesinde erozyon, diş eti hastalıkları ve ağız mukozasında hasar gibi sorunlara neden olabileceğini söyledi.
"Tat alma duyunuzu yitirebilirsiniz," diyen Özkan, yoğun alkol, klorheksidin ve antiseptik içeren ağız gargaralarının dil üzerindeki minik tat tomurcuklarının (papillaların) silikleşmesine ve yok olmasına neden olduğunu vurguladı. Bu durumun zamanla dil yüzeyinde pürüzsüzleşme, tatlı, tuzlu, acı gibi tatları algılayamama ve ağız içinde ve yanakta kronik yanma hissi oluşturabileceğini belirtti. 2024 yılında yapılan bilimsel çalışmaların, düzenli ağız gargarası kullanan bireylerde yüzde 18 oranında tat kaybı ve dil yanması vakalarının görüldüğünü gösterdiğini de sözlerine ekledi.
Yanlış Gargara Kullanımının Dişlere Etkileri
Özellikle alkol oranı yüksek (yüzde 20 üzeri) ya da asidik yapıdaki ağız gargaralarının ağız mukozası ve dişeti epitelinde ciddi hasarlara yol açabileceğini belirten Prof. Dr. Özkan, bu durumun yanak içlerinde ve diş etlerinde şiddetli yanma, kuruluk, soyulma ve ilerleyen süreçte açık yaralara (ülserlere) yol açabileceğini söyledi. "Her gargara kullanımında aslında ağzınızın koruyucu tabakasını yakıyor olabilirsiniz," uyarısında bulunan Özkan, yanak mukozasındaki bu mikro hasarların zamanla daha büyük sistemik enfeksiyonlara da kapı aralayabileceğini ifade etti. pH değeri düşük gargaraların, diş minesinde asit erozyonuna yol açarak diş hassasiyeti, diş çürük oluşumunda artış, diş minesinin incelmesi, diş renginde koyulaşma veya diş yüzeyinde sararmaya neden olabileceğini de ekledi. 2024 yılında yapılan bir bilimsel çalışmaya göre, düzenli gargara kullanan bireylerde yüzde 32 oranında diş erozyonu tespit edilmiştir.
Ağız Gargarası Seçiminde Nelere Dikkat Etmeli?
Ağız gargarası seçimi yaparken dikkat edilmesi gereken önemli noktaları vurgulayan Dr. Özkan, tüketicilere şu tavsiyelerde bulundu:
- pH'ı nötr veya hafif alkali olan ürünleri tercih edin.
- Alkol içermeyen formülleri seçin.
- Uzun süreli kullanımda mutlaka diş hekiminize danışın.
- Ağızda tat kaybı, yanma, dişlerde lekelenme gibi belirtiler görürseniz gargara kullanımını derhal bırakın.
Ağız gargaralarının masum bir hijyen ürünü gibi görülmemesi gerektiğini vurgulayan Dr. Özkan, "Sadece ağzınız değil, tüm vücudunuz tehlikede," diyerek klorheksidin gibi güçlü antiseptiklerin ağız mikrobiyotasını bozarak ağızdan mideye ve kalbe kadar olan nitrat-nitrit-oksit dengesini etkileyebileceğini belirtti. Bu durumun uzun vadede hipertansiyon, kalp damar hastalıkları ve bağışıklık sistemi zayıflamasına yol açabileceğini de sözlerine ekledi.
Sonuç olarak, ağız gargarası seçimi ve kullanımı konusunda bilinçli olmak, ağız ve genel sağlığımızı korumak adına büyük önem taşımaktadır. Uzun süreli, yoğun asidik ve alkol içerikli gargara kullanımına karşı dikkatli olunmalı ve mutlaka diş hekimine danışarak hareket edilmelidir. Aksi takdirde, tat alma duyusundan çene kemiğine kadar birçok olumsuz etkiyle karşılaşmak mümkün olabilir.