Adalet Bakanlığı'nın mülakat süreçleri, mahkeme kararlarına rağmen tartışma yaratmaya devam ediyor. Mülakat mağdurlarının açtığı davalar sonucunda mahkeme, bakanlığın uygulamalarını hukuksuz bulsa da, ikinci mülakatta da aynı sonuçların yaşanması tepkilere yol açtı. Peki, bu kararların ardında yatan sebepler neler? İşte detaylar...

Hukuksuz Mülakat İddiaları ve Mahkeme Kararı

Mülakat mağduru hâkim adayları ve adliye personelleri, Adalet Bakanlığı'nın mülakat süreçlerinde haksızlığa uğradıklarını belirterek dava açmıştı. Mahkeme, yapılan incelemeler sonucunda bakanlığın hukuka aykırı hareket ettiğine hükmetti. Kararın gerekçesi ise oldukça dikkat çekiciydi:

• Adaylara mülakatta sorulan soruların kayıt altına alınmaması.
• Verilen düşük puanların nedenlerinin açıklanmaması.
• Mülakatların, Anayasa'nın 125. maddesi ve 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 2. maddesinde belirtilen hukuki sınırlar içinde yapılmaması.

Bu gerekçeler, mülakat süreçlerinin şeffaf ve adil bir şekilde yürütülmediği şüphelerini güçlendirdi. Mahkeme kararı, mağdurlar için bir umut ışığı olsa da, sonrasında yaşananlar hayal kırıklığı yarattı.

İkinci Mülakat Şoku: Eleme Devam Ediyor

Mahkeme kararı sonrasında ikinci kez mülakata giren adaylar, ne yazık ki aynı sonuçla karşılaştılar: Tekrar elendiler! Bu durum, mülakat süreçlerinin objektif kriterlere göre değil, farklı nedenlerle yürütüldüğü iddialarını daha da kuvvetlendirdi. CHP Gaziantep Milletvekili Hasan Öztürkmen, konuya ilişkin yaptığı açıklamada, "AKP hukuku galip geldi ve mahkeme kararlarıyla yeniden mülakata girme hakkı kazanan Adalet Bakanlığı personelinin tamamı ikinci mülakatta da elendi" ifadelerini kullandı. Bu sözler, mülakatların siyasi etkiler altında yapıldığı yönündeki endişeleri dile getiriyor.

Mülakatların Geleceği Ne Olacak?

Adalet Bakanlığı mülakatlarındaki bu durum, kamu kurumlarına personel alım süreçlerinin ne kadar adil ve şeffaf olduğu sorusunu akıllara getiriyor. Mülakatların, adayların bilgi ve yeteneklerini objektif bir şekilde değerlendirmek yerine, farklı faktörlerin etkili olduğu bir araç haline gelmesi, kamuoyu vicdanını derinden yaralıyor. Bu tür uygulamaların devam etmesi, devlete olan güveni sarsarken, yetenekli ve başarılı insanların kamu sektöründen uzaklaşmasına neden olabilir. Adalet Bakanlığı'nın bu konuda daha şeffaf ve adil bir yaklaşım sergilemesi, hem kurumun itibarı hem de kamuoyu vicdanı için büyük önem taşıyor.